Karavan ile İber Yarımadası

Uzun süre hayalini kurmak ve sonunda istediğin şeye ulaşmak. İşte bu his gerçekten paha biçilmez.
Yıllardır bir karavanım olsun diye düşünürken bu emelime 2011 kışında ulaştım. eşimin olağanüstü desteği ile aldığımız 1994 Model Pugeot J5 şaseli Rapido yapımı Alkovan ile buluştuğumuz anda şimdi ne yapacağız diye kendime sormam bir oldu. Aracın eksiklerini gidermek ve alışmak için sayılı günlerimin olması ve bu konuda o kadar da bilgili olmadığımı anlamam çok uzun sürmedi.  Forum alanları içinde tanıştığım 'dostlarımın' yardımları ile önce karavanımı tanıdım daha sonra güneş paneli başta olmak üzere yeni akülerimi aldım. Daha sonra kamp için masa sandalye ve eşimin özene bezene aldığı bir çok gerekli malzeme ile aracımızı hazırladık.

Nereye gideceğimiz planlamamızda çalışma arkadaşlarımızın Portekiz'de evlenecek olması etkili oldu. Düğün 27'sinde Lizbon yakınlarındaki Sintra'daydı. Bizde programımızı Kuzey İspanya ve Portekiz olarak planladık.

Ve tarihler 7 Ağustos'u gösterdiğinde gitmeye hazırdık. Gece mesaisinden direk yola çıkmam dolayısıyla Bordeux'a giderken ufak bir ara vererek bir şeyler yedik.Yola tekrar koyularak yorulduğum ana kadar kullanmayı tercih ettim. Gece geç saatlerde İspanya sınırındaki Urrugne yakınlarında otoban üzerindeki bir dinlenme noktasında karavanımızı kenara çekerek uyumayı tercih ettim. Eşimle karavanda geçireceğimiz ilk gece gelmiş çatmıştı. Irmak'ta bir şüphe ve kaygı ama sonuçta kendisinin bu işi sevmesi beni çok mutlu etmişti.

Ertesi sabah elimizi yüzümüzü yıkayarak ilk durağımız olan San Sebastian'a doğru yola çıktık... İlk kampımız için hazırdık.







Gece ara vermemizin ardından ilk hedefimiz olan San Sebastian'a öğlene doğru ulaştık. Hemen daha önce internetten belirlediğim Igueldo Camping'e gittik. http://www.campingigueldo.com/ Burada ilk kampımızı kurarak şehri keşfetmek üzere kente doğru yürüyüş yaptık. Kampingin önünden belediye otobüsleri çok sık bir şekilde sefer düzenliyor isteyen bunu da tercih edebilir. Kamping gerçekten gördüklerim içinde çok başarılı bir işletme olduğunu söyleyebilirim. Tuvaletler, duşlar, mutffak bölümü ve marketi ile 10 numara.

San Sebastian'da tartışılmayacak güzel bir yer. Bask bölgesinin bakenti olan şehir ayrılıkçı ETA'nın da merkezi olarak görülüyor. Son dönemdeki politik gelişmeler nedeni ile örgüt silah bıraktığını açıklasa da gücü kentte hissedilmeye devam ediliyor.





San Sebastian'ın insanları Fransa ile karşılaştırdığımız da gerçeten çok sıcak. Türk insanı ile benzerlikleri göze çarpıyor. Kent karavan turizmi açısından çok hareketli. Kent içinde bedava kalacağınız yerler bulunurken biz ilk defa geldiğimiz için buna cesaret edemedik ama tatilimizin geri kalanında bu ders oldu. Sadece çok ihtiyacımız olduğunda kamping tercih ettik.



San Sebastian mimari dokusu ve insanları ile mutlaka görülmesi gereken bir yer. Halkının Fransızlardan daha sıcak olduğunu söylememe gerek yok. Kenti gezerken bir çalışma arkadaşımız ile de karşılaştık. Zira kent sınıra yakın olmasından dolayı Fransızlar için haftasonu ufak kaçamakların yapıldığı bir yer konumunda. Sahili ise mükemmel. Koyun yapısı ve ortada duran ada yüzünden okyanus dalgalarını içeri almayan San Sebastian düer yerlere göre daha sakin bir denize sahip. Gelgit zamanları ise gerçekten çok güzel oluyor. Kenti gezerken Türkiye'de görmeye alıştığımız ve hiç haz etmediğimiz çekirdek çöpü görüntüleri ile de karşılaştık. Bu iki kültürün yakınlığı açısından da güzel bir örnek oldu .


En ünlü yerleri ile Tapas Barları. Ekmek üzerine konulan bazı şarküteri veya yağ-peynir çeşitleri ile ufak mezeler diyebilir. Mekana girdğinizde size bir tabajk veriyorlar ve açık büfeden istediğinizi alıyorsunuz. Bununla birlikte bir de bira.. yemede yanında yat....



İki günün ardından yol almanın vaktidir diyerek yol almaya karar veriyoruz. Karavanın pis suyu ve tuvaleti boşaltılıyor, temiz su deposu doldurularak tekne tabiri ile içerisi neta yapılıyor ve marşa basmaya hazırız.

Hiçbir planımız yok amaç Kuzey İspanya'yı geçerek Portekiz'e geçip aşağıya inmek ve yakın arkdaşlarımızın Lizbon yakınlarındaki düğününe ulaşabilmek. İlk heyecan, tecrübesizlik derken ya Allah diyip yola çıkıyoruz. Irmak yanımda güzel yüzünde gülücükler açıyor. Zaten biz hiç bir yere bağlı kalmayı sevemedik diyorum, kafasını mutlulukla sallıyor. Açıyor büyük gözlerini bnazen uzaklara dalıyor bazen kıvrımlı yolda yeşilin her tonunda kaybolduğunu hissediyorum onun. Tek bir gerçek varsa oda özgürlük. Bir an için direksiyonu sallarken düşünüyorum bu güzel dünyada insanların paylaşamadığı ne, nedir bu hırs....




Yolda kimi zaman güzel bir koyda durup denize girerek yola devam ettik. Hafif  artık dinlenme isteğimiz gelince daha önce bir benzinciden aldığım haritayı navigation ile karşılaştırıp yolumuzun üzerindeki bir sahil kasabsını seçiyoruz. İyi ki seçmişiz yerin adı Lekeito....



 Burayı bütün gezgin arkadaşlarımın ve özellikle karavancı dostlarımın öğrenmesini istiyorum. Lekeito küçük bir balıkçı kasabası ama yazın muazzam bir turizm potansiyeli var.

Kasaba bir içine girer girmez etkiledi bizi. Amacımız hemen Lekeito'nun girişinde gördğümüz ormanlık alana gidip buradan alacağımız balıkları ağaçların altında midemize indirmek ve mümkünse orada kalabilmek. Ben karavanımızı kasabanın girişine park ediyorum Irmak bütün sportmen kişiliği ile sen dinlen ben balık bulup gelicem diyor ve gidiyor. Ve iki erkek (Efe) karavanda dinlenirken Irmak yarım saat sonra arıyor buldum balıkları ama gel beni al. Yine erkeklerin makus tarihi aracı çalıştır ve senin için balık arayan karını al. Kasabaya giriş çıkış toplam 15 dakika ve benim daha önceden planladığım yere toprak ağaçlıklı dar bir yol diyemeyeceğim yerden iniyoruz. Biraz balata kokusu deniz kokusu ile karışıyor. Ama hayatım boyunca unutamayacağım kampı kuruyoruz. Karavanın kombisini çalıştırıyorum sıcak su ile duş alınıyor ve balıklar ile salata yanında da biraz rakı hazırlanıyor.... Aşağıdaki resimler herşeyi anlatıyor.....






Mükemmel bir yemek ve ortam. Bir yandan okyanusun sesi bir yandan ağaçların altında ağaçkakanların tıkırtıları. Gece kalma konusuna gelince Irmak biraz tedirgin oluyor ve Lekeito'ya gitmek istiyor. Sorumlu bi erkeğin yapması gerektiği gibi atlıyorum karavana ortalık toplanıyor, geride çöp bırakılmıyor ve yola çıkıyoruz ama o da ne... Yolu bir çiftçinin bıraktığı ki yol demek uygunsa su dolu römork kapatmış. Aşağıya iniyorum itmeye çalışıyorum, sağından geçebilirmiyim yokolmuyor. Yapacak bişey yok içindeki su boşaltılacak ne yazıkki. Biraz boşalttıktan sonra römorku iterek uzxaklatırıyor ve yoluma devam ediyorum. SOnraki günler kulağımın çınlamasının neden kaynaklandığını bilyorum...

Ve Lekeito... Nerede kalacağız? Tekrar kasabaya giriyoruz sonra birden bir tabela dikkatimi çekiyor. Servis noktası tabelası bu. Oraya doğru yol alıyorum. Kasabanın çevresinden tekrar tur atıp karavan servis noktasına gelince birde ne göreyim? Belediye karavanlar için özel bir yer yapmış. Ücretsiz olarak kalabiliyor ve ihtiyaçlarınızı karşılayabiliyorsunuz. Çimlerin üzerinde piknik masaları, dışarı masa bile çıkarmanıza gerek yok. İçimden diyorum belediyecilik bu. Adam bunu yaparak 2 gün buraya beni bağlıyor ve yerel ekonomiye katkı sağlıyor...







Devam Edecek ... Sayfamızı Takip Edin





1 yorum: