11 Mart 2011 Cuma

İtalya'ya akşam yemeğine gidelim mi?

Uzun geçen bir gecenin ardından uyandığımda aklıma ilk gelen şey bugün “monotonluğu kırıp değişik bir şey yapmalıyım” oldu. Eşimi işten almaya gittiğim zaman kendisine akşam pizza yemek ister misin diye sormamla başlayan yolculuğun 288 kilometre süreceğini aslında tahmin etmiştim.

En iyi pizza nerede yenir? Ya canınız güzel bir makarna isterse? Tabii ki de İtalya.

Yaşadığım Fransa'nın Lyon kentine en yakın İtalyan şehri Torino. Türkiye'de insanlar tarafından tanınmasını Hakan Şükür'ün sağladığı kente bende daha önce gitme fırsatı bulamamıştım. İtalya'ya daha önce gerçekleştirdiğim ziyarette Venedik'te başlayan ve Roma'da son bulan klasik bir turist güzergahı izlemiş ve darmadağın şekilde İstanbul'a dönmüştüm.


Yol boyu size görünen Görkemli Alpler

Seyehate geri dönersek. Saat 16:00 sularında arabanın marşına basarak yola çıktık.  Lyon'dan Torino'ya gidebilmek için Grenoble tarafına doğru ilerledikten sonra A43 otobanını kullandım. Yollar çok düzgün ve trafikte azdı. Yol boyunca çok güzel manzaralara şahit oluyorsunuz özellikle iki ülkeyi ayıran Alp Dağları'nın o görkemli duruşu nefes kesici. Bu manzaraları tek kaçıran ise yan koltuğun altında her zaman olduğu gibi uykusuna devam eden Efe oldu.



Efe herzamanki gibi uykusunda

Yalnız sürekli otobanlarda para ödemek biraz can sıkıcı. Yolculuğu en heyecanlı yeri ise Fransa'yı İtalya'ya bağlayan ve 1980 yılında açılan yaklaşık 13 kilometrelik Frejus Tüneli'ni geçmek oldu. Geçiş ücreti 36 Euro. Biraz pahalı eğer çift yön alırsanız daha makul bir ücrete geliyormuş ama benim acemiliğime geldi.




Frejus Tüneli girişi

Bu güzergahta çok sayıda ağır vasıta olabiliyor. Tünel içinde güvenlik çok sıkı. Özellikle geçmişte ölümle sonuçlanan yangın facialarından ve trafik kazalarından dolayı sürekli radar kontrolü yapılıyor.

En ilginç yanı ise Tünelin tam ortasından İtalya-Fransa sınırının geçmesi. Sınır çizgisi ise ufak bir ışıklı tabela ile gösteriliyor.


Tümelin içinden bir görüntü

Tünel çıkışı ayrı bir ülkeye yani İtalya'ya geçtiğinizi hemen hissediyorsunuz. Aynı Türkiye'deki gibi arabalarda bir hızlanma, makas atmalar ve bozuk yollar. İtalyanlar ile Türklerin her zaman birbirine benzediği bir çok ortamda dile getirilmiştir ama ben bunun bir tünel geçiş mesafesinde fark edilebileceğini düşünememiştim. Fransa'nın o sakin ve kuralcı trafiğini geride bırakan İtalyanlar özlerine ani bir dönüş yapıyor.

Mamma mia...
Bu uzun geçiş sonrası ise ortalama 45 dakikalık yolculuktan sonra Torino'ya varıyorsunuz. Akşam ulaştığımız ve aç olduğumuz için şehri gezme fırsatımız olmadı ama güzel bir kente benziyor. Bulduğumuz ufak bir İtalyan restoranına girmemiz ile makarnayı ve pizzayı sipariş etmemiz bir oldu.

Gecenin en kötü yanı ise aniden başlayan diş ağrımın bu kadar yol katederek yemeği umduğum pizzadan zevk almama izin vermemesi oldu.

Dönüş yolu ise yanımdaki koltukta uyuyan eşim ile içimden sohbet etmekle geçti ama gerçekten çok zevkliydi.....


Fréjus Tüneli'nden geçerken çektiğim videoyu buradan izleyebilirsiniz: